Mekan-ı Serdar
Serdar ŞEN  
  ANA SAYFA
  LİSE 1
  LİSE 2
  LİSE 3
  YAZILILAR
  TÖREN KONUŞMALARIM
  CİHAN HAKİMİYETİ MEFKURESİ
  MAKALELER
  => Akademik
  => Gazete
  => Makalelerim
  TARİH HABERLERİ
  EĞİTİM HABERLERİ
  TARİH DERSİ MÜFREDATLARI
  TARİH SUNULARI
  ERMENİ SORUNU
  HATIRALAR HİKAYELER
  TARİH HARİTA ve RESİMLERİ
  BELGESEL ve FİLMLER
  E KİTAP
  ŞİİR
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
Makalelerim
29 OCAK; DAVOS VE BAŞBAKAN ERDOĞAN
Davos'ta Başbakan Erdoğan'ın yaptığı konuşma ve sonuçları değerlendirildiğinde hem
dünyada hem de ülkemizde olumlu ve olumsuz bir çok yorum yapılmaya başlanmıştır. Özellikle
ülkemizdeki gazete ve haber kanallarındaki yorumlara göz atıldığında; Başbakan'ın İsrail'in
yaptığı Gazze katliamına sert bir uslupla eleştirmesini; İsrail Cumhurbaşkanı Perez'in sesini
yükselterek küstahça savunmasına ve paneli yöneten gazetecinin sözünü kesmesi karşısında tepki
göstermesini pek eleştiren yok fakat bunlar söylendikten sonra “ama” ile başlayan eleştiri cümleleri
başlamaktadır.
Başbakan'ın ülke içinde azarladığı vatandaşlara gönderme yapan “azarlamacı başbakan,
sinirlerine hakim olamadı” şeklinden “ Ortadoğuda arabuluculuk faaliyetlerimiz tarafsızlığını
yitirdi” saflığında olanlar ile “diplomaside sinirlerine hakim olan kazanır; haklıyken haksız duruma
düştü” görüşünde olan diplomatik üslup eleştirileri; “öldürmeyi iyi bilirsiniz hakaretinin altında
kalmayacak olan Yahudi lobisinin desteğini kaybettik” deyip üzülen yorumları “ İsraille ilişki
demek ABD ve AB demektir” eşitlemesini anlatan tedirgin yorumlar ve belki de en ilginç olanı
“uluslararası arenada Türkler duygusaldır imajı güçlendi” yorumları artacak diye üzülen “biz
duygusal değiliz” üzüntüleri birbirini takip etmektedir.
Başbakanı eleştiren ve destekleyen yorumlarda elbette haklılık payları vardır.Toptan bir
redetme veya toptan bir kabul içinde değiliz fakat asıl sorulması gereken gecenin saat ikisinde
soğukta Başbakan'ı bekleyen ve televizyonları başında olayı takip ederek acaba ne açıklama
yapacak diye bekleyen Türk Milletinin psikolojisini çözmek gerekir. 29 Ocak'ta başlayıp 30 Ocak'ın
ilk saatlerinde hem dünyada hem de Türkiye'de bir numaralı gündem maddesi olan Türkiye
Cumhuriyeti Başbakanının söz ve eylemi partisine oy vermiş veya vermemiş herkes tarafından
memnuniyetle karşılandı. Yukarıdaki eleştirilere de bakıldığında neden tepki verdi diyen de yok
zaten. Tepkinin şeklinden üslubundan şikayetler var ki bize göre bunlar teferruattır.
Ne söylendiğinden daha çok nasıl söylendiğinin önemli olduğu günümüzde Türk Milleti
tarih boyunca doğrudan-gerçeklerden yana olan tarihi bir siyasetin devamını görmüştür. Uzun
süredir doğrulardan-gerçeklerden uzak bir politika izlemek zorunda kalan Türkiye kendine yakışanı
bütün dünyanın gözü önünde gerçekleştirmiştir.
II.Bayezid devrinde sırf dinlerinden dolayı İspanya'da katliama uğrayan Yahudileri
kurtardığımızda da doğrulardan yanaydık. II.Dünya Savaşında Hitlerin katliamından elçiliklerimiz
ve üniversitelerimiz aracılığı ile kurtardığımız Yahudilerde Türkiyenin doğrulardan yana olduğunu
biliyordu.
Dün tarihte katledilen Yahudilerin yanında olan Türk Milletinin bugün katliama uğrayan
Filistinlilerin yanında olmasını ve yarın da haksızlığa uğrayacak bir başka milletin yanında
olacağından kimse şüphe etmesin.
Orta Doğu'da ABD, AB ve İsrail politiklarının tartışmasız destekçisi olan bir Türkiye
istemeyen Türk Milletinin duygularını anlaması gereken ve ona göre bir politika izlemek zorunda
olan ilk kişi de Başbakan Erdoğandır.
Türk Milletinin mesajı açıktır: Tam bağımsız doğrulardan yana olan güçlü Türkiye!!! Bunu
sağlayabilen her politikacı başımızın tacıdır. Anlayabilene...
30/01/2009
Serdar ŞEN
İbret Alınası Sözler, Fikirler  
  "Öğrenmek zekanın, yapmak ahlakın işidir"
Nurettin TOPÇU

"Sahipsiz vatanın batması haktır; sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır" Mehmet Akif ERSOY